2 Haziran 2009 Salı

Kum Köpekbalığı



Boncuk Koyu'nda tarafımdan, serbest dalış esnasında çekilmiş Kum Köpekbalığı "Carcharinus Plumbeus" fotoğrafıdır.

27 Ocak 2009 Salı

http://derintakip.blogspot.com







Türkiye'nin belki de gördüğü en önemli bilimadamlarından, yurdumuzun yegane köpekbalığı uzmanı ve canım "abim", "hocam", "akıl hocam","dalış hocam" Hakan Kabasakal muhteşem bir blog yayını başlattı. Blog'un genel içeriği Boz Camgözler üzerine, ama biz illaki herşeyden bahset diyoruz ona, çok güzel yazar çünkü kendisi. Başarılar hocam!

linki:
http://derintakip.blogspot.com

15 Ocak 2009 Perşembe

Korumacılık ve çevrecilik üzerine birkaç cümle...

2 Ocak 2008'de yakalanan Cetorhinus Maximus yani Büyük Camgöz'le ilgili bir çok tartışma oldu. Tartışmaların bir kısmına İnternet eksikliği nedeniyle ulaşamamış olsam da, bir bölümünü izledim, ve katıldım.

Evet, Büyük Camgöz Köpekbalığı koruma altında olan bir tür ve kesinlikle avlanılmaması gerekiyor. Ancak;

-Yakalayan balıkçı, bunun bir Büyük Camgöz olduğunu ve koruma altında olduğunu bilmiyordu. Ayrıca bilinmesi de beklenemezdi. Neden mi?

1)Bu köpekbalığı ile çok ender karşılaşılıyor, balıkçı belki hayatında ilk defa Büyük Camgöz gördü. Bilmeden avlaması sadece bu yüzden bile normal karşılanabilir.

2)Söz konusu yasağı getiren sirkülerde, ciddi anlamda bir isim karmaşası var. Bir balıkçının, bilmediği bir balığı tanımak için mantıken, balıkçılar tarafından yazılmış kitaplara bakması beklenir. Ancak, sirkülerde geçen ismiyle "güneşlenen köpekbalığı" hiç bir balıkçı(Sıtkı Üner, Atilla Alpbaz vs.) tarafından yazılmış kitapta isim olarak geçmemektedir. Zaten, sözkonusu isim, balığın ingilizce ismi olan "Basking Shark"tan direkt tercümedir. Dolayısı ile, bir balıkçı için, güneşlenen köpekbalığı diye bir tür YOKTUR!. Sirkülerdeki isim sorununun benzerini, ismi lazım olmayan ünlü bir sualtı fotoğrafçımızın devlete ve sirkülere cahil cesaretiyle kazandırdığı "Carcharinus Plumbeus=Büyük Camgöz" denkleminde de görmüştük.


3)Hadi tamam, sirkülerde bu balığın avlanması yasaklanmış. Eh be güzel kardeşim, 1. ve 2. maddelerde söylediğim gibi, sirküler, zaten köpekbalığı tür tespitlerinde ciddi anlamda "sorunlu." E bari en azından, yasakladığınız köpekbalığının bir fotoğrafını koysaydınız, balıkçı da isminden anlamadığı balığı, cisminden öğrenseydi. Ayrıca, altyazılı film izlemenin bile zulüm olarak addedildiği Türkiye'de, siz kime sirküleri okutabileceğinizi düşünüyorsunuz? Adamlar günlük gazete niyetine Fotomaç okuyor!

Yukarıda yazdıklarımı, eminim ki, herkes tamamen okumayacak, o yüzden bir özet geçiyorum:

Balıkçının bu balığın koruma altında olan "cetorhinus maximus" olduğunu kavraması için, aşırı bir çaba sarfetmesi, belirli bir entellektüel seviyede olması, devlet eliyle edindiği çarpık bilgileri karşılaştırarak doğru bilgiye ulaşacak düzeyde olması ve söz konusu balığın bilimsel latince isminden yola çıkarak kitap ya da internet üzerinden tarama yapması, tercihan ingilizce bilmesi(basking shark'ı tercüme edecek kadar!!!!) ve sirkülerde "güneşlenen köpekbalığı" adıyla geçen hayvanın Sıtkı Üner'in Büyük Camgöz diye anlattığı tür olduğunu algılaması lazım...Nice eğitimli, bankacı insanların, bürokratların anlamadığı şeyi, Ege'nin küçük bir sahil kasabasında yaşayan balıkçının anlaması bekleniyor...Yazıktır...


Sirküleri hazırlayan insanlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin "Türkçe" bilmesi gereken bürokratları yani, Lampuka olarak bildiğimiz bir balığın, sadece ingilizcesi "dolphin fish" olduğu için bu balığı bir Yunus türü zannetmiş, ve avını birkaç sezon boyunca yasaklamıştı. Bu örneği vermek istememin devletin isim karmaşası sorununun ötesinde, deniz konusunda ne kadar cahil olduğu ve STH dernek kurucusu sevgili Hakan Tiryaki'nin de söylediği gibi, Levrekle patlıcan'a bakan "bakanın" aynı olması dolayısıyle, bu konuda devlete kesinlikle güvenilemeyeceğini düşünmemdir. Güvenmememin sebebi, kişisel değil, devletin ve bürokratlarının "cehaleti"dir.

Özeti budur, BEN BÖYLE BİR DEVLETE BALIKÇIMI ŞİKAYET ETMEM!

3 Ocak 2009 Cumartesi

Çanakkale'nin dişsiz devi...



Çanakkale'nin Ayvacık açıklarında 1 Ocak 2009 tarihinde 8 metrelik bir köpekbalığı yakalandı.

Haberlerin hepsinde yanlış bir tabirle "Balina Köpekbalığı" olarak adlandırılan bu tür, aslında latince ismi Cetorhinus Maximus olan Büyük Camgöz. Soyları tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan bir tür ve Türkiye'de Kum Köpekbalığı ile birlikte koruma(!) altına alınan iki köpekbalığından biri.

Planktonlar ve çok küçük balıklar(Çaça, Gümüş gibi) ile beslenen bu masum dev, özellikle planktonların çoğaldığı dönemlerde yüzeyde görülüyor. Güneşlenir gibi yüzeyde asılı durduğu için ingilizler Büyük Camgöz'e "Basking Shark" yani güneşlenen köpekbalığı da diyor.

Balıkçılar hangi akla hizmetse, su yüzeyinde masum masum dolaşan bu devi, bir de saatlerce uğraşarak iki tekne yedeğinde yakalayarak kıyıya getirmişler...Ne büyük başarı...Sadece Türkiye'de değil, A.B.'de de korunan, Bern konvansyonuna konu olan bu dev, hertürlü ticareti yasak olan bir tür...Ama tabii burası Türkiye, yetkililer de "denizli" değil "dağlı" oldukları için umurlarında değil. Devletin kendi hazırladığı yasa devlet eliyle delinecek, bu köpekbalığı da yasak olmasına rağmen gümrükten geçecek ve ihracata gidecek.

Her köpekbalığı yakaladıklarında kendilerini "bu köpekbalığı günde şu kadar hamsi yer bu kadar kasa mezgit yer" diyerek savunan balıkçıların planktonla beslenen bu köpekbalığını yakalama gerekçeleri neydi acaba?(öteki gerekçeleri doğrulamıyorum tabii ki).

Ayrıca Edremit bölgesinde, köpekbalığı avcılığının profesyonel anlamda ciddi boyutlara ulaştığını biliyoruz. Kendi denizlerindeki kemikli balıkları dinamitle, tüpgazla, ığrıpla, kaçak zıpkıncılıkla tükettikten sonra, son çare köpekbalığı ticaretine başladı bölge halkı. Baktı talep de yoğun, onlar ne yapsın? Herkes geçim derdinde.

Yazık...Olan denizlerimize oluyor...

Özetle, bu köpekbalığı,

-Balina Köpekbalığı falan değil, Büyük Camgöz. Latincesi de Cetorhinus Maximus

-Türkiye'de ve birçok ülkede koruma altında, avlanması ve ticareti yasak olan bir tür.

-Devletten beklentimiz, doğal olarak kendi koyduğu kanunları kendisinin uygulaması ve bu balığın ihracat için gümrükten geçmesine izin vermemesi. Zaten bu balığı en azından, A.B ülkeleri, Bern Konvansyonuna dayanarak içeri almamalılar.

-Gerçekten, bir Türkiye Köpekbalıkları Araştırma Grubu kurmalı, balıkçıları bilinçlendirmeli, üreme bölgelerini tespit etmeli, bu hayvanları görüntülemeliyiz. Ve çağrı yapmalıyız:

BU KATLİAMI DURDURUN!