25 Kasım 2008 Salı

Türkiye Kıyıları Köpekbalığı Görüntüleme Projesi

Evet, aynen başlıkta yazdığı gibi bir projeye başlıyorum. İlgilenenler, aşağıya doğru okumaya devam edebilir. Ben öğrenciyim,ya da işsiz güçsüzüm, yazın da hem dalar çıkarım hem de fotoğraf çekerim destek olurum diyorsan daha da çok oku, hatta benimle iletişime geç efendim.

Projenin ilk ayağı Güney Ege ve Doğu Akdeniz bölgesinde, oldukça kıyısal, 0-20 metre derinlikteki sularda köpekbalıklarının görüntülenmesi olacak.
Görüntülemeyi amaçladığım köpekbalıkları, "Mustelus Mustelus" "Carcharinus Plumbeus" ve süveyş göçmeni olan "Carcharinus melanopterus". Doğu Akdeniz kıyılarında Plumbeus ile Melanopterus, Güney Ege'de ise Mustelus ve Plumbeus türlerinin peşinde koşacağım.

Proje, 2009 yılının Nisan-Mayıs-Haziran ile Ekim-Kasım aylarında dönemsel ziyaretler ile gerçekleşecek.

Detaylar, 1-2 ay içinde netleşir diye ümit ediyorum. Projeye ucundan bucağından katkı sağlamak isteyen herkese kapım açıktır. Şimdilik özeti budur.

10 Kasım 2008 Pazartesi

Adriyatik'te avlanan avcı ve Akdeniz'de köpekbalığı saldırısı

6 Ekim 2008 tarihinde 43 yaşındaki Slovenyalı zıpkınlı dalıcı Damjan Pesek ve Mala Smokava Hırvatistan'ın Adriyatik'teki Orta Dalmaçya kıyıları yakınında Vis adasına dalmaya gitmişler. Öğlen saatlerinde sahilin sadece 10 metre açığında ve 20 metre derinlikte Damjan Pesek, vücuduna birşeyin çarptığını hissetmiş. "Acısı daha sonra çıktı" diyor Pesek. İlk başta ısırıldığını anlamasa da saniyeler içinde farketmiş saldırıyı. Dalış eşi Mala Smokava Pesek'i hemen hastaneye kaldırıyor, neyse ki az bir hasarla atlatıyor.

Yapılan inceleme sonucunda Pesek'in bacağına derince saplanmış iki tane Harharyas dişi bulunuyor, uzmanlar diş boyutuna bakarak saldırıyı gerçekleştirenin yaklaşık 5 metre boyunda bir Harharyas olduğunu açıklamışlar. Hırvatistan'ın meşhur köpekbalığı uzmanı Alen Soldo, aynen bizim de söylediğimiz gibi Harharyas'ın Orkinos sürülerini takiben Adriyatik sularına girdiğini, ancak bunun göçmen bir davranış olduğunu belirtmiş.
Haberin videosu, http://www.dnevnik.hr/ adresinde. Swim at your own risk web sitesi, haberi kendi sitelerinde de yayınlamış. işte linki: http://swimatyourownrisk.com/2008/10/08/diver-attacked-by-great-white-in-the-croatian-sea/
Dalıcı için, üzülsem de, açıkçası, Harharyas'ın Adriyatik sularında halen bulunduğunu biliyoruz bu haber sayesinde en azından. Bu sene Temmuz ayında Edremit Körfezinde yakalanan yavru Harharyas'ları da düşününce, bu tip haberlere üzülsem mi, sevinsem mi bilemiyorum... Neden hala İtalya dışındaki hiç bir Avrupa ülkesinde Harharyas'ları araştıran bir kurum yok? Ve biz neden Harharyas'ların Akdeniz'deki varlığını ya saldırılardan ya da yakalanan köpekbalıklarından öğreniyoruz?


Hırvatistan'daki en son saldırı 1973 yılında, bu sefer Kasım ayında Kuzey Adriyatik'te olmuştu.

6 Kasım 2008 Perşembe

Boncuk Koyu ve diğerleri...



Türkiye bir köpekbalığı cenneti...Kuzey Adriyarik, Sicilya Kanalı, İsrail-Lübnan kıyıları gibi bir kaç bölge ile birlikte Akdeniz havzasındaki en zengin alan....-herşeye rağmen-.

Herşeye rağmen diyorum, çünkü, Türkiye'de de profesyonel köpekbalığı avcılığı başladı son 4-5 yılda. Edremit körfezinde, Alanya'da, Manavgat'ta, Sinop'ta profesyonel olarak adi köpekbalığı, bozcamgöz, mahmuzlu camgöz gibi çeşitli türler avlanıyor. Gökova körfezinde ise Çekiç köpekbalığı, Kum köpekbalığı, Sivriburun Harharyas(Mako) gibi bir çok tür hedef dışı avlanma sonucu can veriyor. Her yıl onlarca Bozcamgöz Marmara'nın derinliklerinde Trol ağları ile yakalanıyor.

Köpekbalıkları'nın üzerindeki av baskısı o kadar çok arttı ki, Profesyonel Su ürünleri sirküleri'ne Eşen Çayı ile Anamur Burnu arasındaki bölgede, yani Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında bahar ve yaz ayları boyunca köpekbalığı avcılığı yasaklandı.

Gökova körfezi ve civarı ise nefes almaya çalışıyor son yıllarda. Sualtı Araştırmaları Derneği, büyük özveri ve fedakarlıklarla 2002 yılından itibaren Boncuk Koyunda araştırmalar yapıyor, Akdeniz'de ilk defa bir bölge, köpekbalığı koruma sahası olarak belirlendi.

Biliyoruz ki, Güllük Körfezinde, Datça civarlarında, hatta Fethiye'de daha onlarca bölge var Kum Köpekbalıkları'nın sık sık uğradığı...Üremeye çalıştığı...

Besin piramidinin en tepe noktasındaki bu yırtıcıların korunması gerekiyor, eğer onlar ortadan kalkarsa, herşey tepe taklak olacak...Ki olmaya başladı...


AKDENİZ AĞLIYOR!

4 Kasım 2008 Salı

Marmara'da Video çekimi üzerine....


-Çekimlerinizi mümkünse, artı 10 Macro Diopter ile yapın, en azından, detayları çalışırsınız. Long Shot'ları aydınlatacak bir ışık sisteminiz varsa aşağıda, o ayrı konu tabi. Yine de, en azından artı 2 diopter takılı olsun objektifinizin önünde.

-Oldukça kuvvetli ışık kaynağı, mümkünse HID kullanın, HID kullanırsanız, daylight beyaz ayarı ile çekim yapabilirsiniz. Üstüne bir de filtre kullanırsanız, deymeyin keyfinize(Ben kullanmıyorum)

-Işık kullanmaya gelince, sağlı sollu 45 derece'den klasik ışık vermeyin. Key Light ve Fill in Light kullanın. Yani, Sağdan 45 dere açıyla ışık veriyorsanız, soldan vereceğiniz ışık, fill in light olacak, önüne bir diffuser koymayı deneyin ve ışığı bayağı yandan verin.

-Beyaz ayarınızı yapmayı ihmal etmemeniz gerektiğini söylemiyorum bile, Marmara'da, 2 metre suda bile auto white balance çekim yapmayın patlıyor.

-Balık çekicem diye aranmayın, tül yıldızlarına, kestanelerin hareketine, anemonlara, sea pen'lere takılın, omurgasız olun

Marmara ölmez ki...



Eylül 2008-Tarabya Koyu(Sait Özgür Gedikoğlu)



Ölmüş hali buysa...

Haftasonu, Sivriada ve Yassıada'da daldık. Yassıya çok defalar dalmış olmakla birlikte, Sivriada'daki ilk dalışımdı ve gerçekten eşsiz bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar Marmara'nı öldüğünü, dibin gözükmediğini, hiç bir canlı bulunmadığını söylüyor ya, "uyuz olmak" deyimini severek kullandığım durumlardan birisi bu. Kardeşim, önüne arkana bakmayı bilmiyorsan görmezsin tabii ki canlıyı, özellikle Sivriada, canlı popülasyonu açısından zegin bir bölge, omurgasız canlıların yoğunluğu dikkat çekici kesinlikle, -ki- zaten Marmara dalışlarının en keyifli iki olayı, köpekbalıkları ile karşılaşma ihtimaliniz ve bol miktar ve çeşitteki omurgasızların varlığıdır aslında.

Eskiden sadece omurgasız değil, balık da varmış tabii ki....

Marmara Denizi, ne Akdeniz'e, ne de Karadeniz'e benzer, bana her zaman Kuzey Pasifik ve Kuzey Atlantik sularını hatırlatıyor nedense. Hiç bir zaman da, Akdeniz'in ölü mavi rengine sahip olmamış Marmara, en temiz zamanları bile, petrol mavisi, yeşile yakın...Ama Karadeniz'in besin dolu suları ile Akdeniz'in yüksek oksijen oranı bir araya gelince, ortaya dünyanın en zengin denizlerinden biri çıkmış....Katman katman balık kaynayan, kıyısından kepçe ile 5-6 kiloluk Toriklerin yakalandığı İstanbul Boğazı, Büyük Beyaz Köpekbalığının zaman zaman akın yaptığı Adalar Suları, Sarayburnunda yakalanan 12 kiloluk Fangri Mercanlar, Orfos avlanan Dragos, Yalıların kayıkhanelerini mesken edinen Akdeniz Fokları, Sinaritler, Akya'lar...

Yıllar içinde yok ettik hepsini, son kalan balıklar, bugün, Samatya Balıkçı Barınağında, formaldehit içinde sergileniyor....Parmak boyundan büyük Kupes görmemiş insanlar, Marmara'da yakalanmış Torik boyundaki Kupesi görünce nasıl tepki verirler? Ya da Mudanya kıyılarında yakalanmış olan Akya'yı görünce?






Ne Sivri ne de Yassı'da, fotoğraf çekmedim, video çalıştırdım bol miktarda. O yüzden videoları ne zaman yükleyebilirim bilmiyorum. Noktalı virgül